Haydi Maden İşçisi ! 1 Mayıs'ta Alanlara
İşçi haklarının, insanca çalışma şartlarının ve en yüce değer olan emeğin, olabildiğince sömürülmeye çalışıldığı günümüz şartlarında, biz emekçi sınıfının var olduğunu ve bizsiz bir hayatın olamayacağını tekrar hatırlatmaya vesile olan 1 Mayıs Bayramını coşkuyla karşılıyoruz.
Dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik buhran, yüzyıllardır olduğu gibi yine, en çok emeğiyle geçinenleri yani işçi sınıfını etkiliyor. Savaşlar, hastalıklar hatta afetler bile emekçiyi bulup vuruyor. Adres sormayan kurşunun bile hedefi, işçi sınıfı ve yoksul kesim oluyor.
21. yüzyılın içinde modern hayat diye tanımladığımız bir zamanda yaşamamıza rağmen , hala taşerondan, güvencesizlikten, esnek çalışmadan, vergi ve gelir adaletsizliğinden, kayıt dışı istihdamdan, sendikasızlaştırılmaktan, iş cinayetlerinden konuşuyoruz. Her seferinde kıdem tazminatımız kırmızı çizgimizdir açıklamasını yapmak durumunda kalıyoruz. Hala örgütlü mücadelenin önünde engeller var. Hala iş kazaları var. Hala ücretlerimiz yaptığımız işin karşılığı değil. Vergide yapılan adaletsizlik ise had safhada. Vergi sorumluluğunu her zamanki gibi yine düşük gelirli emekçi sınıfı sırtlanıyor. Emekçinin belini büken en büyük sıkıntılarından biri olan haksız vergi uygulamaları, ekonomik sıkıntının çok ötesinde, eşitlik ve adalet kavramlarını bertaraf ederek, toplumsal barışa ve huzura da büyük sekte vuruyor. Haksız vergi uygulamalarıyla ücretler eriyor, yoksulluk çemberinin açısı gittikçe daralıyor. Milyonlarca emekçi, kaşıkla aldıkları ücret zamlarını kepçeyle vergi olarak geri ödüyor. Kısacası, emekçi hayatta kalmaya direniyor.
Yüzyıllar geçti hala emekçiler olarak bir mücadelenin içindeyiz. En ufak bir kriz olsa, faturasını biz emekçiler ödüyoruz ki, artık krizler ufak değil. Yaşanan bütün bu olumsuzlukların yanında, dünyanın en riskli işini yapan biz madenciler, bir de kazalar ve ölümle burun buruna çalışıyoruz. Çok değil daha iki ay önce İliç'te yaşanan maden faciasında kaybettiğimiz maden işçilerinin cenazelerine bile ulaşılamaması, yaptığımız işin ne kadar zor ve tehlikeli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Kamuoyu biz madencileri seviyor, bunu biliyoruz ama aynı kamuoyu, bizi çok da çabuk unutuyor, bunu da görüyoruz.
Ölerek ya da kazalanarak aldığımız bir çok hakkın içinde; madencinin emeği, gözyaşı, alın teri ve canı var. Bu işi yapmayan ya da yerinde görmeyen hiç kimse, olduğu yerden ahkam kesmemeli. Madencinin aldığı her bir kuruş anasının ak sütü gibi helaldir. Madenciler ve bütün emekçiler olarak, hakkımız olmayan hiçbir şeyin peşinde değiliz. İnsan onuruna yakışır bir şekilde çalışmak ve insanca yaşamak dışında bir beklentiye hiçbir zaman girmedik, girmiyoruz.
Son dönemde yaşanan ekonomik krizle birlikte, iyice yoksullaşan emekçi kesim bugüne kadar bütün yükü çekti, bütün tasarrufunu yaptı. Artık yük çekme değil, yük boşaltma zamanı. Yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen üretmeye, ülkemizi kalkındırmaya ve evimize helal lokma götürmeye devam edeceğiz ama Emperyalistlere de dayatmaların esiri olamayacak kadar güçlü bir işçi sınıfının varlığını göstereceğiz. İşçinin iradesini felç eden, ya da ipotek altına alan hiçbir sömürücüye izin vermeyeceğiz.
Bizler yaşamın asli unsurlarıyız. Emekçinin olmadığı yerde yaşam olmaz. Şair Fuzulinin dediği gibi, bir noktanın yokluğu, gözü kör eder. Bizi nokta gibi görenler, gözlerinden vazgeçmeye de hazır olmalılar.
Haydi Maden İşçisi!
Yoksulluğa, hayat pahalılığına, vergide adaletsizliğe, esnek çalışmaya, taşeronlaştırmaya, sendikasızlaştırmaya DUR demek için, 1 Mayıs'ta alanlara!
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günümüz Kutlu Olsun