İstanbul Güvenlik Konferansına Katıldık
HABER / DUYURU

İstanbul Güvenlik Konferansına Katıldık

Türkiye Maden İş Sendikası -

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) İstanbul'da 7-8 Kasım 2019 tarihlerinde "Yeni Dünya Ekonomi ve Güvenlik Mimarisi" ana temasıyla "İstanbul Güvenlik Konferansı" düzenlendi.

Konferansa, sendikamızdan Genel Başkan Yardımcısı Şeref Zeyrek ve Genel Başkan Teknik Danışmanı Maden Mühendisi Ertuğrul Bayrak katıldı.

İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanı Can Ozan Tuncer yaptığı açılış konuşmasında "Türkiye, küresel terörle mücadelede dünyadaki en tecrübeli ülkelerin başında gelmekteyken, ülkemiz terörle mücadele alanında güçlü ve kararlı askeri önlemlerin yanı sıra terörizmle de mücadeleyi bir tarafa bırakmamakta, terör ve terörizmle birlikte mücadele ettiği yeni bir konsepti sürdürmektedir" dedi.

Tuncer, 21. yüzyılın ilk çeyreği itibarıyla küresel anlamda artan riskler ve asimetrik tehditlerin yeni güvenlik konseptlerini ve yeni düzen arayışlarını beraberinde getirdiğini ve bunun da klasik güvenlik tehditlerine ve kavramsal olarak güvenlik çalışmalarına daha geniş boyut kazandırdığını anlattı.

TASAM Başkanı Süleyman Şensoy ise yaptığı konuşmada, hiçbir ülke için standart bir strateji uygulanmasının mümkün olmadığını, güvenlik ittifakları içinde bile ciddi farklılıklar görüldüğünü belirtirken, her ülkenin kendi zayıflıklarını ve güçlü yönlerini doğru okuyarak bir rekabet perspektifi geliştirmesi gerektiğini söyledi.
Güvenlik alanının ve sektörlerin tamamının ekonomi merkezli yönetilmesi ve ekonomikleştirilmesi gerektiğini anlatan Şensoy, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Güç ve gücün mülkiyeti kavramı değişiyor. Büyük ordular, büyük kalabalıklar, büyük memur, uzman kitleleri başta olmak üzere savunma sanayi kapasiteleri, onlara üretim yapan kurumlar da işin içerisinde olmak üzere konvansiyonel olanın hızla değiştiği bir dönemdeyiz. Bilginin tek başına değer ifade ettiği hatta geçerli paraların önüne geçtiği bir dönemde, yeni konvansiyonelin ne olduğu noktasında bir arayış içinde olmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü mevcut altyapıya güvenerek geleceği karşılarsak, korkarım ki çok acı şeylerle yüzleşeceğiz. Güç ve gücün mülkiyeti kavramının hem kişiler hem aileler hem toplum hem devlet bazında tekrar sorgulanması gerekiyor. Konvansiyonel biriktirdiklerimizin piyasa değerinin hızla eridiği bir döneme geliyoruz".